Çadırı kurmak benim için 15 Dk 'lık bir mesele haline geldi ,Arpenaz 4 Family modeli 4 kişilik bir çadır kullanıyorum. Hiç 4 kişi yatmadım içinde ama eşya koymak ve çadırın içinde rahat etmek için makul bir büyüklük. Boyut olarak abartılı olmadıktan sonra bir problem yok...
Harika günü kaçırmamak için Zıpkınımı kuşanıp kendimi serin sulara bıraktım , bir önceki yıl çok bereketli ahtapot avları geçirmiştim ancak hem Mevsimsel hemde bölgesel olarak hiç uygun bir dönem değildi , su altının her zamanki güzelliğini izleyerek 30 Dk'lik serin su dalışı yeterli oldu :)
Sıra geldi kampın olmazsa olmazı kamp ateşi konusuna , deniz kenarında kamplarda genellikle yaz sezonunda yapıldığından ısınma ile ilgili kaygılar olmaz ancak Nisan ayının ilk günlerinde gece sıcaklığı 6-8 C seviyesine düşebiliyor. Çok kalın giysilerle pek üşünmüyor ama ne olursa olsun Kamp ateşi insanı bir başka ısıtıyor. Gittiğimde etrafta yakabileceğim yada toplayabileceğim hiç bir şey yoktu. Bu durumda çadır kurduğum konumun özelliklerini kullandım ve yürüme mesafesinde 15 Dk olan dalyanın balıkçı restoranlarına ulaştım.O bölge oldukça hareketli olduğundan ilk gördüğüm fırından alabildiğim miktarda Odunu kucaklayıp getirdim. Tabi ateş konusunda acı tecrübeler yaşadığımdan (gece soğuktan titremek gibi :)) bu konularda hazırlığı baştan yapıyoruz.Ateş sadece ısınmak için değil karın doyurmak için de önemli bir olgu, fırından odunları çözerken alışveris olayını da A101 ve Migros'tan hallettim.
Hafta sonu için gelen gezginler bol bol yanıma uğrayıp her zamanki müthiş sorularını sormayı ihmal etmediler , Burda mı kalıyorsun ? , Akşam Soğuk oluyodur ? , Gece güvenliği nasıl sağlıyosun ? vs.. gibi daha uzatabileceğim müthiş soruları savuşturarak yüzlerindeki imrenir ifade ile kendilerini gönderiyorum.. :)
Bu arada bu soruların ne kadar makul olduğunu bilmekle beraber , hiç bir pilotun uçak düşecek diye sefere çıkmadığı düşüncesinde olduğumu söylemem gerekir. Sonuçta bu şartlarda yalnız olmak doğada olmak bir çok şey kazandırıyor insana , evet üşüdüm ... , evet ormanda çakal sesleri ile uyandım.... , evet 3 m2 de yaşıyorum... Sonuç olarak önlem almaktan başka yapmam gereken hiçbir şey yok , yaşadıkça öğreniyorum , başıma geldikçe akıllanıyorum.. Umarım kaygılar yerine , tecrübeleri tercih edenlerin sayıları artıyordur...Kendinizi atacağınız maceraları macera yapan bazı şeylerin bilinmiyor olması , aniden olmasıdır. Bu ahengi bozmadan güvenli kamplar yapmanızı umarım...
Akşam olduğunda Kos Maceraperestleri artık geri dönmüştü , Biralar ve Bol muhabbet eşliğinde kamp ateşi yandı... Yunan'dan gelen tüm alkollüler tüketildi.
Sabah olduğunda kuş sesleri ve serin bir sabaha uyanmak gibisi yok , bu anı ölümsüzleştirmek lazım , itiraf etmem gerekirse kamp maceralarımın en sevdiğim anı bu , eğer sabah denize uyanıyorsanız o gün harika geçiyor...Benimki de tam olarak öyle geçti.
Bu anı ölümsüzleştirmekte emektar telefona düştü :)
Harika geçen bir hafta sonunun ardından artık geri dönüş zamanı geldi , bildiğim kadarıyla nisanın ilk haftası Alaçatı'da Ot festivali yapılıyor , hem festivale katılıp hem de Çeşme'nin keyfini sürebileceğiniz müthiş bir zaman...ve müthiş bir mekan...
Aşağıda tam lokasyonu paylaşıyorum , alternatif koylar bulursanız paylaşın...
Campkafası İyidir...
Yorumlar
Yorum Gönder
Sizi dinlemek çok güzel...